Diğer iki yazımda da sıklıkla belirttiğim gibi bu süreçte işçi hareketi istisnasız her döneminde baskılara, yıldırmalara, tutuklamalara hatta ölümle sonuçlanan birtakım olaylara maruz kalarak bugünlere gelmiştir. Bu yazımda ise serinin 3. Kısmi olarak milli mücadele ve Mustafa Kemal'in ölümüne kadarki kısmı inceleyeceğiz.
Önceki yazılarımda devletin yegane amacının halk ya da emekçileri gözetmek değil, tam aksine bu sınıfların karşısında durarak kendi egemenliklerine egemenlik katmak ve çeşitli yöntemlerle bu egemenliklerine meşruiyet kazandırmak olduğunu doğrudan ve dolaylı bir şekilde bahsetmiştim. Bundan dolayı bu kısımdan pek bahsetmeden direkt işçi sınıfı hakkında bilgi vereceğim.
1919-1922
Bu dönemde 19 grev düzenlenmiştir ve 1920 yılı 7 grev ile en yoğun yıl olarak işçi sınıfı tarihimize geçmiştir. Bu grevlerde çoğunlukla gördüğümüz örgüt Türkiye sosyalist fırkasıdır. Ve bu grevler yüzde doksan oranında İstanbul'da gerçekleşmekte olup işkollarına göre dağılımında başı demiryolu taşımacılığı çekmektedir.¹
¹şehmus güzel - Türkiye'de işçi hareketi, s.110
Üstte belirttiğim gibi Türkiye sosyalist fırkası (TSF) çoğunlukla bu grevlerde adı geçen örgütlerden biridir. Öyle ki İstanbul'da yapılmış 13 grevin 7'sinde TSF'nin doğrudan parmağı vardır. Ayrıca TSF hakkında birkaç bilgi vermek gerekirse, 20 Şubat 1919'da Osmanlı sosyalist fırkasının devamı olarak kurulmuş ve Avrupa'da eğitim görmüş kadroları tarafından Marksizm-islam merkezli programı olan sosyalist bir örgüttür ve İstanbul dışında Edirne, Eskişehir ve Konya gibi illerde de örgütlenebilmişlerdir.²
²şehmus güzel - Türkiye'de işçi hareketi, s.114
Yine Şehmus güzelin kitabın devamında aktardığına göre TSF'nin üst üste birçok grevde oldukca başarılı olması sebebiyle bu grevler önceden bir şekilde öğrenilip daha başlamadan engellenmiştir. Sonrasında ise TSF içinde H. Hilmi'nin diktatöryal tutumu ve birtakım çeşitli sorunlar sebebiyle önce bir grup Bağımsız sosyalist fırkası (BSF) İsmiyle birkaç TSF teşkilatını kendine bağlayarak ayrılmış ancak bu örgütte uzun süreli olmamıştır. Daha sonra da H. Hilmi 1923'te esrarengiz bir şekilde öldürülerek TSF tümüyle sona ermiştir.
Yine o dönemde TİÇSF ve ona bağlı işçi örgütü olan TİD ve ayrıca TKP de vardır ancak hem üye sayısının azlığından hem de yalnızca devlet kurumlarında örgütleniyor olmalarından dolayı adlarını grev işçi örgütü bazında pek fazla duyamadık. Bu örgütler dışında Rumların ve Ermenilerin çoğunlukta olduğu örgütlerde bulunmaktadır. Onlar ise şöyledir.
a) Beynelmilel (birkaç ulustan işçileri bir arada bulundurduğunu vurgulamak için) Deniz İşçileri İttihadı (Birliği). Bu örgütün 300'ü Türk, gerisi Rum olmak üzere 1 500 üyesi vardı.
b) Beynelmilel Marangoz İşçileri İttihadı: Çoğunluğu Rum 200 üyesi vardı.
c) Beynelmilel Bina İşçileri İttihadı: 500'ü Türk, çoğunluğu Rum 2 bin üyeli örgüttü.
Bu örgütlerin üyeleri arasında Ermeni işçiler de bulunuyordu. Bu üç örgüt PROFİNTERN üyesi olan Beynelmilel İşçi Birliği'ni oluşturuyordu.⁸ Bu örgütler yanında İstanbul’ da, Mürettibin-i Osmanî Cemiyeti, Kasımpaşa Seyr-i Sefain Amelesi Cemiyeti ile Türk, Rum, Yahudi ve Ermeni işçileri bir arada örgütlemiş ve çoğunluğu kadın işçi (300'ii Türk) 1 500 üyeli Tütün Rejisi İşçileri Cemiyeti vb. örgütler de vardı.
İstanbul'daki bu örgütler yanında İzmir, Edime, Zonguldak, Eskişehir, Adana, Konya ve Bursa gibi kentlerde demiryolu taşımacılığı, tütün ve gıda, madenler, dokuma, deniz taşımacılığı, inşaat, basın ve yayım işkollarında işçi örgütleri faaliyetteydiler. (Şehmus Güzel - Türkiye'de İşçi Hareketi, s.119)
⁸Mete Tunçay - (1967) s.155-156.
1919-1922 Gösteri ve yürüyüşler.
1- işgali protesto mitingleri.
2- 1 Mayıs 1920 işçi bayramı.
3- 1 Mayıs 1921 işçi bayramı.
4- 18 Mart 1922 Paris komünü anması.
5- 1 Mayıs 1922 işçi bayramı.
Şehmus Güzel'in 1919-1922 değerlendirmesine bakalım.
Bu dönemin en belirgin özelliği daha önce belirttiğim gibi, sosyalist ve komünist hareketin, özellikle 1920 ve 1921'de çok yoğun propaganda ve yayılma faaliyeti içinde bulunmasıdır. Bu oluşumda TSF, TİÇSF yanında Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Ankara'da kurulan kısa ömürlü diğer sol partileri de saymak gerekir. Bu canlılık, sosyalizmin işçi sınıfı içinde daha geniş bir biçimde yayılmasına yol açmıştır. İstanbul ve çevresi ya nında, Bursa, Eskişehir, Ankara, Trabzon ile Karadeniz sahilindeki birçok kent hatta bu arada bazı Doğu kentleri (Erzurum gibi) ve İç Anadolu kent leri (Konya gibi) sosyalist hareketin etkili olduğu yörelerdir. O günün koşulları içinde işçi ve aydınların siyasal örgütlenmeye önem vermeleri sonucu sosyalist partilerin bu kesimler arasında çok sayıda taraftar bulduğunu görüyoruz. TSF, kısa sürede zirveden düşüp kaybolmuştur, ama TİÇSF ve yasal olarak hiçbir zaman tanınmayan Mustafa Suphi'nin TKP'si işçi sınıfı içinde önemli ölçüde taban bulmuş, azımsanamayacak bir etkinlik sağlamıştır. 1922'den itibaren TİÇSF'nin, TKP'nin yasal örgütü gibi çalıştığını ve 3. Entemasyonal'e bağlı olduğunu burada anımsatalım. TİÇSF ve onun Aydınlık dergisi çevresindeki aydın ve işçi grubu, 1923'te ve sonrasında işçi örgütleri ve genel deyişle işçi hareketi üzerinde etkili olmuştur. Bu etkinin 1923 ve sonrasındaki belirtilerine bir sonraki bölümde değineceğim. Şimdiden şu kadarını söyleyeyim ki; 1940'lardaki radikal sendikalara, 1967'de DİSK’ in kurulmasına kadar uzanan yolun ilk kilometre taşlar8 1919-1922 döneminde konulmuştur. Onca devlet şiddeti, baskısı ve kısıt laması ve tevkife, yasaklamaya karşın sosyalist hareketin 1919'lardan itibaren işçi sınıfı bünyesinde kazandığı yer giderek genişlemiş, DİSK ve sendikalan aracılığıyla günümüze dek uzanmıştır. (age, s.122)
TİÇSF, TİD, TKP ve TSF gibi örgütlerin uzun ömürlü olmamasını devlet baskısıyla, örgüt içi karışıklıklarla ve Türk milliyetçiliği akımının sosyalizm ve fraksiyonları arasında daha popüler olmasıyla açıklayabiliriz.
1923-1939.
Bu dönemde siyasi entrikalarla dolu ve yine işçilerin baskılandığı ve en başta da belirttiğim gibi ölümlerle sonuçlanan birtakım olaylara sahne olmuştur. Net işçi sayısı ise 1927 sayımı ile 147.128'dir, bu sayı 1960'da 824.881'e ulaşmıştır. Bu artışın sebebini 1930 sonraları uygulanan devletçi sanayi politikaları ile açıklayabiliriz. Yalnız burada önemli bir nokta vardır ki kemalistler ülke genelinde özellikle küçük illerde fabrikalar ve işyerleri açarak işçilerin büyük kentlerde bir araya gelmesini ve potansiyel örgütlenme girişimlerini engellemiştir. Kisacasi amaç istanbul-ankara-izmir ekseninde işçilerin örgütlenmesini engellemek ve sosyal tansiyonu azaltmaktır.
Bu girişimler olumlu sonuçlar verse de ikinci dünya savaşı ve sonrasında devlet kapitalizmi büyük çoğunlukla yerini kapitalizme bırakmıştır.
O dönemlerde sanayi en çok İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Zonguldak ve Adana'dadır. Bu özel sektör gelişimi sayesinde olsa da, yani istihdam artışı bu sayede sağlansa da vurgunculuk-istifçilik gibi durumlarda beraberinde gelmiştir.
İşçi örgütlenmesi.
Bu dönemlerde diğer uluslardan kalan ticari boşluğu müslüman ve türk kimlikli tüccarlar doldurmaya başlamıştır.
Ekim 1922'de İstanbul'un müslüman ve türk tüccarları kalan boşluğu doldurmak ve ekonomiyi millileştirmek adına harekete geçmişlerdir. Önce bu tüccarlar 1 Aralık 1922'de Milli Türk Ticaret Birliği (MTTB) kurmuş daha sonrasında önce İstanbul Esnaf Cemiyetleri birliğinde (İECB) ve en son İstanbul Umum Amele Birliğinde (İUAB) örgütlenmişlerdir. Burada en son İUAB olduğu ve Kemalist hükümetin desteğini aldıkları için bu örgüt üzerinde duracağız. İUAB Kemalist hükümetle birlikte çalışan ve amacı ekonomiyi her türlü şekilde millileştirmek olan hükümetin işçi örgütleri bazındaki baskı aracı olarak nitelendirebiliriz. Şehmus Güzel'in aktarımına göre : İUAB, ilk günlerinden itibaren bir yandan sosyalist örgütlerle ilişkili işçi sendika ve dernekleriyle mücadeleye girişmiş, onların her türlü faaliyetini baltalamaya, toplantılarını basmaya koyulmuştur; öte yandan yabancı sermayeye bağlı şirketlerde grevler düzenlemiş ve bu grevler tabii ki yerli tüccarların ve Kemalist hükümetin desteğini almıştır. Örneğin 14 Temmuz 1923'te Bomonti Bira Fabrikası'ndaki grev İUAB'nin eseridir. İUAB, Tramvay Şirketi ve Tütün Rejisi işçileri ara sında da örgütlenmiştir. 2 Tüm faaliyetleri Türk tüccarlarının çıkarlarını savunmakla özetlenebilen İUAB döneminde san sendikacılığın en güzel örneği verilmiştir.
Tabii ki her örgüt Kemalist hükümet yanlısı değildir ancak bu sebepten dolayı, yani yandaş olmadıklarından dolayı kurulan örgütler belli bir süre sonra kapatılmıştır.
Örnek vermek gerekirse Türkiye Umum Amele Birliği (TUAB), Amele Teali Cemiyeti (AET) ve Türkiye Komünist Partisi (TKP) Rejime tehdit olmaları açısından deminde dediğim gibi belli bir süre sonra kapanmıştır. Daha sonra ise CHP işçi örgütlenmesini pasifize etmek açısından birçok cemiyeti tek çatı altında tam denetime tabii tutarak birleştirip kurmuştur. Yani kendilerinin çalıp oynadığı sözde 'demokratik' ve özgür bir ortam inşa etmişlerdir.
Hatta 1932 senesinde TKPnin İzmir'de kurmaya çalıştığı gizli bir sendika polis baskınıyla engellenmiştir ve 20 TKP'li tutuklanmıştır.³
³İ. Topçuoğlu, İlk Sendika Sarıkışla'da. İstanbul. 1976.
1936 senesinde ise İşçi Kanunu (İK) Kabul edilmiş, 1937'de yürürlüğe girmiştir. Bu kanunda sendikadan hiç söz edilmemiş, grevler yasaklanmış ve işçi-işveren uyuşmazlıklarında zorunlu tahkim kurumu benimsenmiştir. İşgününün 8 saat olması, hafta tatili, iş teftişi gibi önlemler alınsa da ikinci dünya savaşı sebebiyle bunlarda uygulanamamıştır.⁴
⁴Şehmus Güzel - Türkiye'de İşçi Hareketi, s.135
Son olarak birtakım skandal olayları da vererek yazımı sonlandırmak istiyorum.
1922.
26 OCAK: İstanbul tramvay işçilerinden 1500'ü; 8 saatlik işgünü. ikramiyelerin ödenmesi. işten atılan 6 işçinin yeniden işe alıııması istekleriyle greve başladılar. Şirketin işçilere 1 Şubat'a kadar işbaşı yapmadıkları takdirde bir daha kabul edilmeyeceğini bildirmesine karşın ilk günlerde işe dönen olmaz. 4 Şubat'ta işçilerin pek azı işe başladı. 9 Şubat'a grev sona erdi. 1000 kadar tenzifat işçisi işinden oldu. 1 MAYIS: lştanbul'da işgali protesto eylemleri yapıldı, bildiriler dağıtıldı. Reji tütünişçileri grev kararı aldı. ancak polis baskısı ve gözaltına almalar grevi etkisiz bıraktı.
1923
MART: Bomonti Bira Fabrikası'nda İngiliz patrona karşı girişilen grev. zorla bastırıldı ve 60 işçi işten atıldı. . 1 MAYIS: Çok sayıda yerli ve yabancı işletmede işçiler, yabancı şirketlere el konulması. 1 Mayıs'ın resmen işçi bayramı olarak tanınması. 8 saatlik işgünü. hafta tatili. serbest sendika ve grev hakkı için grev yaptı. Birçok işçi tutuklandı.
AĞUSTOS: Bomonti Bira Fabrikası işçileri. Mart'ta yapılan grev sonunda işten atılanların yeniden işe alınması. çalışma süresinin azaltılması. sağlık kurallarına uygun bir çalışma düzeninin kurulması istekleriyle greve başladılar. lşçi Birliği'nin grev kırıcılığıyla düşük bir anlaşma yapılmış grev sona erdi.
EYLÜL
Aydın Şimendifer işçileıi greve gitti. Grev 10 gün içinde hükümet güçlerince kırıldı. İşçiler hiçbir kazanım elde edemeden işbaşı yaptılar. İstanbul mürettipleri (dizgiciler) greve başladılar. Ortak bir gazete çıkararak grev nedenlerini kamuoyuna duyurdular. Grev. hükümetin aldığı kararlar ve önlemler üzerine 20 Eylül'de sona erdi.
1924
1 MAYIS: 1 Mayıs'ı "işçi Bayramı" olarak kutlayan işçilerin bu eylemi askerlerce engellenmek istendi. 8 saatlik işgünü için bildiri dağıtan birçok işçi tutuklandı.
TEMMUZ
lstanbul'da Tramvay Şirketi İşçileri. bir kondüktörün işten atılmasını protesto ettiler. Jandarma saldırısı nedeniyle birçok işçi yaralandı. Tutuklananlar oldu. İstanbul posta müvezzileri ücret artırımı isteğiyle iş bıraktılar. lstanbul'da Ortaköy Tütün Depoları'nda çalışan kadın işçiler, çalışma şartlarını protesto ettiler. Jandarma saldırısı nedeniyle birçok işçi yaralandı.
AĞUSTOS
Ankara-Sivas demiryolu hattında çalışan işçiler. bir tünelin çökmesi sonucu bir işçinin ölmesini protesto etmek için greve gittiler. Grevci işçilere devlet güçleri müdahale etti.
KASIM
Ayvansaray'da bir un fabrikasında işçiler, patrona verdikleri istekler listesi cevapsız kalınca greve başladılar. Grevde öncülük yaptıkları gerekçesiyle 5 işçi tutuklandı. Valinin işçilerin isteklerinin yerine getirileceği yolunda söz vermesi üzerine grev sona erdi.
1925
Erzurum, Samsun ve Adana'da ücretlerine zam isteyen telgrafçılar aynı anda greve başladılar. Grevin arkasında "komünistlerin" olduğunu ileri süren hükümet. grevcileri tutukladı. "Hükümet aleyhine komplo" iddiasıyla İstiklal Mahkemesi'ne verdi. Bir zeytinyağı fabrikasında kazan patlaması sonucu 11 işçinin ölmesi, 4 işçinin de konmaya girmesi üzerine İzmir işçileri, hükümetin olaya kayıtsız kalmasını protesto etmek için 24 saat bütün işleri durdurdular.
1926
lstanbul'da liman hamalları, Karayolları Nakliyesi adında bir şirketin kurulmasını protesto etmek için grev ilan ettiler. Limanda çalışan işçilerin bu şirkete bağlanıp günlük gelirlerinin % 15'ini şirkete vermeleri ve şirkete bağlı olmayanların limanda çalışmaması öngörülüyordu. Şirkete bağlı olan işçilerle bağlı olmayan işçiler arasında çatışma çıktı. Birçok işçi tutuklandı.
1927
OCAK
3000 kayıkçı liman işletmesinin kendilerine olan borçlarını ödememesi üzerine direnişe başladılar. Nakliyat şirketi polise başvurarak işçilerin zorla çalıştırılmalarını istedi. Devlet güçleriyle çatışma çıktı. Şehirden başka işçiler de grevcileri desteklemek üzere çatışmaya katıldı. 10 işçi öldürüldü. 50 işçi ve birkaç polis yaralandı: 370 işçi tuıuklanarak direniş bastırıldı.
Adana-Nusaybin demiryolu hattında çalışan 850 yapı işçisi isteklerini 31 maddelik bir liste halinde şirkete sundular. istekler arasında hastalanan işçilerin ücretsiz tedavisi. yol harcırahı ödenmesi, taril günleri için ücret ödenmesi, ücretli izin hakkının tanınması. fazla mesai için fazla ücret ödenmesi. sendikanın tanınması, keyfi işten çıkarmalara son verilmesi gibi istekler vardı. istekleri reddeden işveren işçilerin bayram öncesi avanslarını da ödememesi üzerine işçiler direnişe geçti. Direniş 20 gün sürdü. Fransız şirketinin grev kırıcılara yardım olarak gönderdiği trenin önüne yüzlerce işçi eş ve çocuklarıyla yatarak trenin geçmesini önlediler. Bunun üzerine hükümet buraya askeri birlik göndererek silahsız kişilerin üzerine ateş açtırıldı. Birçok kişi öldü. 22 grev direniş öncüsü tutuklandı. Direniş ezildi.
2000 dolayında tramvay işçisi greve gitti. Tütün işçileri ve kamyon şoförleri birer gündeliklerini grevci işçilere vererek grevi desteklediler. Polis. çeşitli baskı yöntemleriyle grevi kırmak isledi.
1928
NİSAN
lstanbul'da 300 dokuma işçisi, işgününün kısaltılması için direnişe geçti. Direniş devlet güçlerince bastırıldı.
MAYIS
lsıanbul tramvay işçileri greve başladı. Grev hükümet. polis. şirket idaresi ve grev kırıcılar tarafından bastırıldı. işten atılan 60 işçinin tekrar işe alınması için yeniden düzenlenmek istenen grev başarısız oldu.
8 NİSAN 1929: Tütün işçilerini tahrik ettikleri gerekçesiyle 5 kişi tutuklandı.
1932
12 NİSAN: Seyrüsefain ldaresi'ııin Azapkapı Faberikası'nda üç aydır ücretlerini alamayan işçiler. en kalabalık sefer sırasında grev yapmaya karar verdiler. Seyrüsefain vapur işçileri. ücretlerini alamazlarsa hareket etmeyeceklerini söylediler. Grev diğer vapurlara da sıçradı. İdare, yedekteki işçileri çalıştırmak istediyse de başarılı olamadı. Grev, polisin müdahelesi ve 5 işçinin gözaltına alınmasıyla sona erdi. lsıanbul'da bir Fransız tütün fabrikasında işçiler greve çıktı. Grev bastırıldı.
1936
19 MART: İstanbul Valiliği önünde toplanan 150 işçiyi poiis dağıttı.
(Sedat Şen - İşçi Sınıfı Eylemleri ve Devrimimiz, s.40-46)
.
Kullandığım kaynaklar :
• Şehmus Güzel - Türkiye'de İşçi Hareketi.
• Sedat Şen - İşçi Sınıfı Eylemleri ve Devrimimiz.
Yorumlar
Yorum Gönder